Soner Yalçın, “Doktorlar kitabı okusun öyle konuşalım”
Gazeteci yazar Soner Yalçın, yeni kitabı “Kara Kutu – Yüzleşme Vakti”ni Hürriyet’e anlattı.
Hürriyet’ten İpek İzci’ye konuşan Soner Yalçın, kendisine yönelik eleştirilere de yanıt verdi. Yalçın, “Doktorlara diyorum ki ‘Kitabı okuyun. Şurada doğruların, şurada yanlışların var’ deyin, üzerine konuşalım” dedi.
Soner Yalçın,
Söylediğim şu: Kapitalist tıp anlayışı insan ve hayvan bedenine iyi gelmedi/gelmiyor. Yüzleşme vakti artık gelsin.
“Modern tıbba tam olarak neden savaş açtınız?
– Farkındalıklar yaratmamız, güçlü bir hasta hakları örgütü meydana getirmemiz lazım. Çünkü piyasa çok denetimsiz, herkes her şeyi yapabiliyor. Sağlık tüketicilerinin ve doktorların bunun farkında olması gerek.
Yıllarca emek vermiş doktorlara haksızlık etmiş olmuyor musunuz? Hepsi mi bilgisiz?
– Bilgisiz ya da cahil değiller. Ama hangi müfredatı okuyarak nasıl bir tıp anlayışını öğrendiler? Bu tıp anlayışı doğru mu? Bunu sorgulamaları lazım. Kitapta ‘Rockefeller tıp anlayışı’nın dünyaya ve Türkiye’ye dayattığı bu kapitalist tıp anlayışının doğru olmadığını anlatıyorum.
Tıp ile Rockefeller arasında nasıl bir bağ var?
– Kimileri Rockefeller’ın torununun ilaçsızlıktan ölümüne çok üzüldüğü için bu sektöre girdiğini yazdı. Kimileri de “Babası sahte ilaç satıyordu ve kazancı nakit paraydı. O nedenle sektöre girdi” dedi. Bense bu anlatımlar dışında bir gerekçe buldum: Kapitalizm! Bu soruya, ABD emperyalizminin doğuşuyla Rockefeller’ın tıp-sağlık konusunda neler yaptığını araştırarak yanıt verdim. Örneğin, ABD’den Osmanlı’ya da gelen ilk sağlık misyonerlerinin destekçisi Rockefeller’dı. Bu ilişki ağı hiç böyle ele alınmamıştı.
Nedir Rockefeller tıp anlayışı?
– Sürekli tüketim ve beden üzerinden kontrol yaratmak… Kısaca, biyoiktidar! Bu kapitalizm, tıbba ve insan bedenine iyi gelmedi. Hastalıklar çok arttı. İnsanın hasta olma süreci çok uzun. Herkes hasta. 50 yaşını aşanlar, avuç avuç ilaç kullanıyor. İlaç, ilacı doğuruyor. Doktorlara diyorum ki “Kitabı okuyun. Şurada doğruların, şurada yanlışların var” deyin, üzerine konuşalım.
“1980’lerde ilaç ihtiyacının yüzde 80’ini yerli üretimle karşılayan Türkiye vardı. 2018’de Türkiye’de en çok ciro yapan ilk 100 ilacın 95’i ithal” diye yazıyorsunuz.
– Evet, kitapta yerli ilaç sektörünün nasıl yok edildiğini yazıyorum. ABD ve Batı, ekonomik durgunluğunu aşmak için sarıldığı neoliberalizm-patent gibi dayatmalarla Türkiye gibi büyük pazarları tamamen kendine nasıl bağladı? Meselenin politikası bilinmeden bu konular anlaşılmaz. Bize avuç avuç yutturulan ilaçların reklam şirketleri aracılığıyla nasıl ‘bilimsel moda’ yapıldığı anlaşılmaz. Sözüm ona halkın sağlığını koruduğunu söyleyen kurumların küresel ilaç şirketleriyle para ilişkilerini öğrenmek zorundasınız. Keza, yasayla ilaç şirketleri gölgesine sokulan üniversiteler ve araştırmalarının yanlılığının belgeleriyle yüzleşmek zorundasınız.
Modern tıbbın egemen olduğu şu son 150 yılda, söylediklerinizin tersine bir gelişme yaşanmadı mı? İnsan ömrünün uzamasında ya da bebek ölümlerinin azalmasında, çiçek, kızamık gibi salgınların bitmesinde modern tıbbın ve ilaçların olumlu bir etkisi olmadı mı yani?
– Bu da öğretilmiş bir ezber. En büyük yalan istatistiki yalan. Kim açıklıyor bunu? Rockefeller’ın kontrol ettiği Dünya Sağlık Örgütü. Parayı veren düdüğü çalıyor. İnsan ömrünü uzattık diyenler, insanı nasıl hastalıklara boğduklarını söylemiyor. Genç yaştan itibaren herkes hastalığa yakalanıyor ve ömrünü öyle tamamlıyor, sürüne sürüne ölüyorlar. Niye yok bunun istatistiki bilgisi?”